Namahrem

Namahrem aile nikah evlilik ile ilgili yazılar

EBRU SANATI

Türk Güzel Sanatlarından bîr Çeşit kâğıt Bezeme, süsleme sanatı. Bir zamanlar ülkemizde çok yaygın olan bu sanat, günümüzde diğer klasik Türk sanatları gibi unutulmaya yüz tutmuştur.

Kitap sanatlarımız içerisinde (Hatt, tezhip, minyatür, cilt) seçkin bir yeri olan ebrû; Farsça «kaş» mânâsına geldiği gibi, «yüz suyu, namus, şeref» karşılığı terkiplerde de gösterilir. Çağatayca «bulut gibi» demektir ve buluta benzemektedir;

Ebruda kullanılacak malzeme şöyle sıralanabilir :

EVLİLİĞİN SEBEBİ YAHUT ÂİLE HAYATININ EHEMMİYETİ

İnsan nev'inin en mükemmel ve en sıhhatli bir şekilde devâmı, şüphesiz ki evlilik müessesesiyle mümkündür. Kezâ, dünyanın nizâm ve intizamı, cemiyetlerin-milletlerin huzur ve sükûnü da nikâha bağlıdır.

GIYBET, EN TEHLİKELİ GÜNAHLARDANDIR!

Tebe-i tâbiînin büyük fıkıh ve hadis âlimlerinden... Dört yaşında iken hâfızlığını ikmâl etmiş, yedi yaşında iken hadis yazmaya başlamış, kendisinden pek çok hadîs-i şerif rivâyet edilmiş olan Süfyân bin Uyeyne (h. 107-198) rahımehüllah hazretleri şöyle diyor:

GÖZÜ HARAMLARDAN MUHÂFAZA ETMEK

Hz. Allâh (c.c.) görmek için gözü yaratmış, zararlı bakışlardan korumak için de gözün üzerine perdeler koymuştur ki günâha sebep olacak hâllerde o perdeleri indirmek sûretiyle gözümüzü ve özümüzü zararlı şeylerden muhâfaza etmiş olalım.

Müslüman gibi inanıp hristiyan gibi yaşamak

Bizler bugün elhamdulüllah hepimiz müslümanız. Müslüman gibi Allaha inanıyoruz. Kurana inanıyoruz. Ama yaşam biçimiz ne yazık ki islama tezat gidiyor. Hatta tam bir hristan gibi yaşıyoruz.

İçinde bulunduğumuz hayata o kadar alışmışız ki islam bu zan ediyoruz. Halbuki bize hristiyan kültürü ve yaşam biçimi aşılanmış durumda. Biz müslümanken islami değerlere düşman olarak yetiştirilip, hristiyan değerlerine sımsıkı sarılmış durumdayız.

MÜSTEHCENLİĞİN SANATI OLMAZ!

Ruşsel'in de dediği gibi "Bilgi, ahlâk çemberiyle çevrilmemişse ruhu harabeye çevirir." Hassas halk, üzüntüsünü şu şekilde dile getiriyor: "Öğrenciler elden gidiyor!"

IRZ - NÂMUS - HAYÂ VE TESETTÜR

Tanzîmat'tan bu yana Batılı olmaya ve modern görünmeye çalıştık. Böylece ilerleyeceğimizi ve medenî olacağımızı zannettik. Halbuki umulanın tam aksiyle karşılaştık. Irz, nâmus, hayâ gibi hasletlerimizle beraber insanlığımızıda kaybettik. Çünkü asıl medeniyet kaynağı olan İslâmî hayattan uzaklaştık. Basının ve medyanın bildirdiklerine göre kadınlara sataşma ve saldırılar artmaktadır.

SAPIKLIK VE AIDS İLLETİ

Dünyada ve bilhassa batı ülkelerinde panik meydana getiren AIDS daha çok eşcinsellerde,uyuşturucu kullananlarda ve hemofilili kimselerde görülen bir hastalıktır.

Büyük bir ağırlıkla seyreden hastalık %80'den fazlasının ölümüne yol açmaktadır.

Bu hastalık,kan nakli ile de bulaşmaktadır. Vücut bağışıklığını ve kan hücrelerini yok eden Sendrom Virüsü hastalığıdır.Bu virüse karşı bir aşı olmadığı gibi,kesin tesirli bir ilâç da henüz bulunamamıştır.

ABD'deki AIDS hastalarının %70'i homoseksüel,%17'si ise damarlarına şırınga ile uyuşturucu veren ve uyuşturucu kullananlardır.

RUH HASTALIKLARI NİÇİN ARTIYOR?

Ruh hastalıkları, bunalım geçirenler, ruhi problemi olanların sayısı bütün dünyada artmakta ve içinde bulunduğumuz yıllara «bunalım çağı» dahi denmektedir.

Bunalım niçin artmaktadır? Bu sorunun cevabını uzmanlar şöyle sıralıyor:
Dinî hayatın zayıflaması: En önemli faktör, inançların giderek daha az önemsenmesidir. Din, kişinin günlük sıkıntılarına karşı sığınacağı yuvasıdır. Kanaat, kader inan-cı, iman ile kişiler ruh hastalıklarına karşı korunurlar. Bu inançların zayıflaması, insanı savunmasız bırakır. Bu da bunalımın artması demektir.

SEN BİZE İYİ BİR CEZASIN, ZAMANINDA GELDİN AIDS

Akılalmaz rezaletleriyle insanı insan olmaktan utandıran, kudurmuş başıboş köpeklerin hali gibi hallenen insanoğlu, Ölümü unutmuşçasına sapmış olduğu batağın için de, şimdi ölüm korkusu ile kıvranıyor. Bu korku, kara ölüm olarak bilinen AIDS\'in yürekleri titreten korkusudur.

Tüm insanlığı kıskacı altına almış bulunan AIDS!.. Zamanında geldin, hoş geldin!..

Allah\'ı unutmuşluğun, azıp sapmışlığın, ahlâksızlığın, hayasızlığın zirveye ulaştığı çağımıza hoş geldin!

TERBİYE ETMEK (EĞİTMEK) ÖĞRETMEKTEN FARKLIDIR

Televizyonda seyrettik 3-3.5 yaşındaki çocuklara "cinsel eğitim (!)" vermişler, konuşturuyorlar.

Program sunucusunun da dediği gibi, çocukların birşey bildiği yok, Sadece bazı kelimeleri telaffuz etmeye yaklaştırılmışlar. ("Alıştırılmışlar" demiyorum. Henüz onu başaramamışlar.)

Önce şu açık tesbitler kendini gösteriyor:

YANLIŞ YOLUN BATAĞI: AIDS

Sapıklık bayrağını sokaklarda taşıyan ünlü Amerikalı aktör Rock Hudson kısa süre sonra âleme ibret olacak şekilde AIDS hastalığından öldü. Sapıklığın bu derece artarak, toplumları kemiren bir yara haline gelmesi sapıklığın ve ahlâksızlığın bir neticesidir. Bu başıbozukluk devrinin getirdiği fuhuş alabildiğine yayılarak, hiçbir ölçüyü ve değeri kabul etmeme, insanları hayvan gibi yaşamaya mahkûm etmiştir. Bu hayvanî yaşayış bir hayvandan geçtiği tahmin edilen AİDS'İ beraberinde getirmiştir. Bu hastalık Batı insanını büyük bir panik içine düşürmüştür.

KARDEŞİNİN MAHREMİNİ ÖRTMEK

İmâm-ı Gazâlî (rh.) hazretlerinden: "îsâ Aleyhisselâm Havârîleri'ne:

- Uykuda olan kardeşinizin mahrem yerlerini rüzgârın açtığını görürseniz ne yaparsınız? diye sordu. Onlar da:

- Örter ve kapatırız, dediler. Hz. îsâ:

- Hayır, belki açar ve açığa çıkarırsınız deyince, Havariler: "Sübhanallah, böyle olur mu, kim böyle yapar?" dediler. Hz. îsâ:

- Sizden birinizin din kardeşi hakkında bir söz duyduğunda, ona biraz daha ekleyip söylemesi, işte uyuyan adamın açılmış olan mahrem yerini biraz daha açması gibidir, buyurdu.

GİYİNME ÂDÂBI

Soğuk ve sıcaktan korunmak ve avret yerini örtmek için giyinmek farzdır. Giyilen şeyin pamuk, keten veya yün olması evlâdır. Nitekim sünnet olan budur.

Allâhü Teâlâ'nın nimetini izhâr için iyi elbise giymek müstehaptır. Bayramlarda, cuma günlerinde ve toplantılarda güzel elbiseler giymek mübahtır. Gurur ve kibre sebep olacaksa, her zaman böyle giyinmemelidir. Fakirleri gücendirebilir. Kibirlenmek ve insanlara övünmek için giyinmek tahrîmen mekrûhtur. Münasip olan, akran ve emsâline uygun giymektir.

İNSANLIĞIN SAÂDETİ ÂİLEDEN BAŞLAR

Aşağıdaki yazı, Hıristiyan dünyasında hâlen münâkaşa ve müzâkere edilmekte olan ve son derece mühim bir meselenin hulâsasıdır. Müzâkerecilerin hepsi de Hıristiyan ilâhiyatçılardır. 21. yüzyılın eşiğinde Hıristiyan âleminin ilâhî hakikatleri nihâyet görebilmiş olması, insanlık adına sevindiricidir. Ayrıca İslâm âleminin; bölünmüş ve parçalanmışlıktan, iç mücadele ve kavgalardan, itikâdî-amelî ve ahlâkî çöküntülerden kurtulması hâlinde, İslâmiyet'le sadece 21. yüzyılın değil, kıyâmete kadar bütün asırların şerefleneceğinin de mesajını veriyor.