BAŞ ÖRTÜSÜ FÜRÛATTAN MIDIR, USÛLDEN Mİ?

"İmran ibni Husayn (r.a.) anlatıyor:
Resûlüllah (s.a.v.)'ın nezdinde benim (farklı) bir kıymet ve değerim vardı. Bir gün bana, "Sen bizim sevdiğimiz ve yanımızda mevki sahibi olan adamımızsın. İstersen gel, kızım Fâtıma'nın ziyâretine beraber gidelim" buyurdu. Ben de, "Anam-babam sana fedâ olsun" dedim ve beraberce Fâtıma'nın kapısına gittik. Resûlüllah (s.a.v.) kapıyı çaldı, selâm verdi ve içeri girmek için Hz. Fâtıma'dan izin istedi. Hz. Fâtıma:
- Buyur, dedi. Resûlüllah Efendimiz:
- Arkadaşım da var, deyince, Hz. Fâtıma:
- Kimdir? diye sordu. Resûl-i Ekrem Efendimiz:
- İmran'dır, buyurdu. Bunun üzerine Hz. Fâtıma:
- Seni hak peygamber olarak gönderen Allâh'a yemin ederim ki, sırtımda bir abadan başka bir elbisem yoktur, dedi. Resûlüllah Efendimiz ona, eliyle işâret ederek:
- Onu şöyle şöyle vücûduna dola, buyurdu. Hz. Fâtıma:
- Hadi vücûdumu onunla kapadım, başım ne olacak? dedi. Fahr-i Kâinat (s.a.v.) Efendimiz, yanında bulunan eski bir şal parçasını ona verdi ve:
- Bununla da başını ört, buyurdu. Bundan sonra Hz. Fâtıma müsâade etti ve içeri girdik..." (İmâm Gazâlî rh. İhyâu Ulûmiddîn Terc., 4/366-367)
Demek ki, Müslüman bir hanım için baş örtüsü -bazılarının dediği gibi fürûattan yani dal-budak-ayrıntı nev'inden değil- usûldendir, farzdır. Bu sebeple Hz. Fâtıma (r.anhâ) vâlidemiz, kendilerini ziyarete gelen muhterem babaları âlemlere rahmet Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz'in yanlarında yabancı birileri bulunduğu için, başlarını da örtmeden kapıyı açmamışlardır.
İslâm fıkhı açısından baktığımız zaman görürüz ki; hanımların başlarını örtmeleri, Kur'ân'ın ve sünnetin kesin ve âmir bir hükmüdür. Başın üzerindeki saç, vücudun diğer a'zâları gibi "avret" hükmündedir. Dolayısıyla el-yüz ve ayaklar hâriç, diğer organların nasıl örtülmesi gerekiyorsa, başın da öyle örtülmesi îcap etmektedir.
Reformist fikirlere sahip olanlar, baş örtüsünün farz olmadığını düşünebilir ve bu düşünceleri istikametinde amel edebilirler. Ancak bunun, sünnî İslâm mezhepleri açısından hiçbir geçerliliği ve değeri yoktur. Zira hem mevzû ile alâkalı âyet ve hadislerdeki hükümler, hem İslâm âlimlerinin icmâı, hem de İslâm tarihinde Müslüman hanımların örfü baş örtüsünün farziyeti yönündedir.

Bu âmir hükme rağmen -farziyetini inkâr etmeyerek- başını ört-meyen kadın, tabii ki dinden çıkmaz; fakat günahkâr olur. Baş örtüsü, Müslüman bir hanımın dînini ciddiye alması ve Cenâb-ı Hakk'la olan alâka ve râbıtasını takvâ temeline oturtmasıyla ilgilidir.
Baş örtüsü hükmünün hususi ve ictimaî hayatla olan alâkasına gelince... Kısaca ifade etmek gerekirse; baş örtüsü hususi hayatla alâkalı değil, doğrudan ictimâî hayatla alâkalıdır. Müslüman hanıma baş örtüsü, evinden ziyade sokağa çıktığı, cemiyet içine girdiği zaman lâzımdır.

Fazilet Takvimi