Mahrem | Konular | Kitaplar

ZİNÂYA YAKLAŞMAYIN!..

Zinâ, erkek veya kadının evlilik dışı cinsî yakınlıkta bulunmasıdır. İslâm dîninin muhâfazasını emrettiği beş temel esastan birisi de, nâmus ve neslin korunması esasıdır. Bu korumanın tahakkuku için de, elbette ki nikâh hârici bütün cinsî yakınlıkların yasaklanması gerekir. Çünkü zinâ, sadece tarafları ve onların yakınlarını alâkadar eden şahsî bir cürüm değil, topyekün cemiyeti ve onun nüvesini teşkil eden âileyi kökünden sarsan, insanlardaki nâmus ve iffet duygusunu rencide eden, ahlâksızlığın yayılmasını hızlandıran ictimâî bir âfettir. Böyle olduğu için de İslâm dîni evliliği kolaylaştırmış, maddî ve mânevî yönden teşvik etmiştir. Bunun yanında cezaları farklı da olsa, hem bekârların, hem evli ve dulların nikâhsız beraberliklerini şiddetle cezalandırmıştır.
Rabbimiz celle şânühû, "Zinâya yaklaşmayın; çünkü o bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur!" (S. İsrâ, 32) buyurarak sadece zinâdan değil, zinâya yol açan hallerden de uzak kalmamızı emretmiştir. Çünkü asıl mesele yaklaşmamaktadır. Yaklaşmazsanız kurtulmanız kolaylaşır. Yaklaştıktan sonraki gelişmelere dayanmanız; ateşe yaklaşanın, kendisini ondan korumasının zorlaşması gibi, zor olabilir. Onun için zinâya vesîle olabilecek, dâvetçilik mânâsına gelebilecek tahrikçi ve teşvikçi görüntülerden de mü'mini men eden dinimiz, haram ve müstehcene bakılmasına da cevaz vermemiştir. Hatta bu bakma hususunda bir diğer âyet-i celilede, mü'min erkek ve kadınların gözlerini harama bakmaktan kapatmaları îkazı vardır. (S. Nûr, 30) Bu da bir başka ehemmiyet arz eder. Peki gözleri kapamak mümkün mü? Hayır. Ya niçin kapasınlar buyuruluyor? Bu şu demek: Öylesine gözlerini harama bakmaktan, müstehcene nazar etmekten korusunlar ki; sanki gözleri kapalıymış gibi hayallerini tertemiz tutsunlar, zihinlerini-gönüllerini kirlenmekten korusunlar. Nitekim İmam Şiblî (rh.) bu âyet-i kerimeyi tefsir ederken, "Sadece kafa gözlerini kapamakla kalmasınlar, kalp gözlerini de kapalı tutsunlar; hayallerine almasınlar haramları" diyerek, hayali dahi korumak gerektiğini ifade ediyor.

Gözle bakış mevzuunda, neden bu kadar ısrarlı bir şekilde îkaz ediliyor mü'minler?

Çünkü bütün günahlar, ahlâkî bozulmalar müstehcene bakışla başlar... Bakışın ısrârıyla gelişir... Sonra fiilî günaha doğru kayar. Üstelik gözler, baktıklarının resimlerini çeker, hayalhânesine kaydeder. Nereye gitse, nerede olsa artık çektiği bu resimler, hayâl âleminde gözlerinin önündedir. Binâenaleyh talebeyse dersine çalışamaz, işçiyse kendini tam olarak işine veremez, fikir adamıysa zihnini toparlayamaz... derken, her alanda bir gerileme ve düşüş meydana gelmeye başlar. Bu duruma düşmemek için dinimiz, işte bu alanlarda mensuplarına bazı yasaklar getiriyor.
Kezâ, "Onlar iffetlerini korurlar; ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (câriyeler) hâriç. (Bunlarla olan yakınlıklarından dolayı da) kınanmış değillerdir" (S. Mü'minûn, 5) âyet-i kerimesi ile de, ırz ve nâmusunu koruyup iffetli kalmayı mü'minlerin temel vasıflarından birisi olarak beyan etmiştir Mevlâmız. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz'e gelip bîat etmek isteyen Müslüman hanımlardan, diğer şartların yanında, iffetlerini korumaları da istenmiştir.

Kur'ân-ı Kerim'de gerek âile hayatının ve gerekse iffetli kadınların korunması için şöyle buyurulmuştur: "Nâmuslu kadınlara zinâ isnâdında bulunup, (bunu isbât için) dört şâhit getiremeyenlere (hadd-i kazf yani zinâ iftirâsı cezâsı olarak) seksener sopa vurun ve artık onların şâhitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Bunlar fâsıkların ta kendileridir." (S. Nûr, 4)
Zinâya mâni olunabilmesi için, tabiî ki sadece sert cezâî tedbirler kâfi değildir. Bu sebeple hem zinâya götürücü, zinâyı kolaylaştırıcı, cinsî hisleri tahrik ve istismar edici bütün yolların, yayın ve telkinlerin kontrol altına alınması lâzımdır. Zira günümüzdeki vaziyet, mâzideki gibi değildir. Geçmişte sokak bozulmamış, cemiyet hayatında müstehcenlikler kol gezer hâle gelmemişti. Ya bugün öyle mi? Elbette ki hayır! Öyleyse bütün bunların yanında fertlerin ve cemiyetin mânevî boşluklarının doldurulmaya çalışılması, evliliğin kolaylaştırılması ve âile birliğinin korunması şarttır.

Fazilet Takvimi

Konular